Belvedere

  • 19 Eylül 2015 / 15.00
  • 26 Eylül 2015 / 16.00

Yönetmen: Ahmed Imamovic
Oyuncular
: Sadzida Setic, Nermin Tulic, Emina Muftic
Bosna-Hersek
, 2010, 90’, renkli
Boşnakça; Türkçe altyazıyla

Rüveyda Belvedere mülteci kampının çoğu sakini gibidir: yani Bosna-Hersek’teki etnik temizlikten on beş yıl sonra savaşın trajedisini unutma arzusunu duyan bir dul. Fakat çevresindekilerin aksine, gününün çoğunu geniş ailesinin bakım işlerinin acı tatlı rutini içinde geçirmekte, oğlu ve kocasının kemiklerini aramakta, çok kırılgan bir umudu beslemektedir. Bir gün bu umut  yeğeninin düşmanın eski yerleşim yerlerinden birinde gerçekleşecek bir reality show’a katılması için seçilmesiyle sınanacaktır. Sıkıntılı savaş sonrası zamanın duygusal anlamda zengin bir portresini sunan yönetmen Ahmed  Imamović’in filmi sabrın, inancın, sevginin ve her şeyin ötesinde affetmenin alışılmadık bir imgesini çiziyor. 

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Halime’nin Yolu

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Saraybosna’da Bir Gün

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Flotel Europa

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Belvedere

Şimdi Saraybosna! <br/>Bosna-Hersek Sineması

Özdüşünme

Belvedere

Deniz Sefası

Deniz Sefası

Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji sergisi ile İstanbul kent tarihinin sosyokültürel yapısına plaj kavramı üzerinden ışık tutuyor. 

Geleceğin Resmi Nasıl Bir Şey Olabilir?

Geleceğin Resmi Nasıl Bir Şey Olabilir?

Geleceğin resminin amacı ne olacaktır? Şiirin, müziğin ve felsefenin amacı neyse o. Daha önce bilinmeyen duyumlar yaşatmak.

Kadınlar tenisinin çehresini değiştiren kız kardeşler

Kadınlar tenisinin çehresini değiştiren kız kardeşler

Pera Film Altın Madalya: Sporda Kadın programı kapsamında 5Harfliler ile bir yazı dizisi sunuyor. Kendilerini; “kadın gündeminin peşinde, bağımsız bir internet sitesi” diye tanımlayan 5Harfliler bizim için hazırladıkları ikinci yazılarında Venus ve Serena belgeselini ele alıyor. Serinin bu ikinci yazısı Bawer Çakır’ın kaleminden!