Şovların Şovu

  • 25 Ekim 2018 / 19.00
  • 03 Kasım 2018 / 18.00

Yönetmen: Benedikt Erlingsson
İzlanda, İngiltere, 2015, 73', siyah-beyaz, renkli
İngilizce; Türkçe altyazılı
 
Bu film, gezgin sirk sanatçılarının, kabare oyuncularının, vodvilcilerin ve panayır çalışanlarının öyküsünü anlatıyor. Filmde, dünyanın ağzını açık bırakan ilk gösterileri ve en büyük sirk ailelerinden bazılarının kendi çektikleri filmleri görüyoruz. Yönetmen Benedikt Erlingsson, bizleri en olağanüstü, ustaca ve nefes kesen gösterilerin dünyayı diyar diyar gezdiği günlere geri götürüyor. Sheffield Üniversitesi’nin Ulusal Panayır Arşivi’ne özel erişim sağlanarak derlenmiş olan bu zengin görsel arşive Georg Holm ile Sigur Rós’tan Orri Páll Dýrason tarafından Hilmar Örn Hilmarsson ve Kjartan Dagur Holm’un katkılarıyla bestelenen epik bir müzik eşlik ediyor.
 
Bu filmin gösterimleri ücretsizdir. Rezervasyon alınmamaktadır.

Bir Ömür Okul

Koyaanisqatsi

Bir Ömür Okul

Powaqqatsi

Bir Ömür Okul

Naqoyqatsi

Bir Ömür Okul

İnsan Neden Yaratır

Bir Ömür Okul

Boşluk

Bir Ömür Okul

Madeline Madeline'i Oynuyor

Bir Ömür Okul

Şovların Şovu

Bir Ömür Okul

Kapsül

Şovların Şovu

Mersad Berber Eserlerinde At Figürü

Mersad Berber Eserlerinde At Figürü

Mersad Berber (1940-2012), Bosna-Hersek ve Yugoslav sanatının 20. yüzyılın ikinci yarısındaki en önemli temsilcilerinden biridir. İfade gücü ve eşsiz yeteneği sayesinde yerel sanat çevresini çağdaş Avrupa ve dünya sanatının bir parçası haline getiren Berber, Bosna-Hersek’in çağdaş kültür tarihinde son derece dinamik bir döneminde yaşamıştır.

Ve işte… Türk kahvesi!

Ve işte… Türk kahvesi!

Sanatçı Benoît Hamet, bu yıl 10. yaşını kutlayan Pera Müzesi’nin koleksiyonlarından öne çıkan eserleri yeniden yorumluyor. Hamet, hem gerçek hem kurgusal “tarihi” olaylara mizahi bir bakış sunuyor. Sanatçının, Osmanlı’nın İngiltere’ye gönderdiği ilk elçi Yusuf Agah Efendi yorumlarını, her ay Pera Müzesi Blog’undan takip edebilirsiniz.

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni Bana Bak!

Janine Antoni, 1990’larda, kimlik inşası meselesine odaklanmaya başladı. Yala ve Sabunla isimli yapıtını, klasik heykel geleneğine uygun olarak, doğrudan kendi bedeninden aldığı kalıptan yola çıkarak yaptı. Bu büstleri sıra dışı kılan ise, sabun ve çikolata gibi tüketim maddelerinden yapılmış olmaları.